Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
%100 Gerçek Ensest Anilarım Bolum: 27 Ozge Yengem
Kapıdan bizi izleyen kişi Aysel yengemin oğlu Cevat’tı. Elinde oyuncağı ile mutfağın kapısından girmiş, boş gözlerle bize bakıyordu. Aysel yengem masadan indi. Üzerini indirdi, altındaki külotu yukarı sıyırıp şalvarını giydi. Sikimi boxerın içine sokup pantolonumu çektim yukarı. Aysel yengem;
– Annem uyandın mı sen gel bakayım içeriye.
Elinden tutup çocuğu içeriye soktu. Ocak kaynayan sudan sönmüş, tekrar yakmıştım. Çayı demleyip bardakları hazırlıyordum. Aysel yengem tekrar yanıma geldi;
– Ödüm bokuma karıştı.
– Aynen benimde ama çok heyecanlıydı.
– Yaa sorma içeriye Veysel abin girse de bu heyecanı yaşayacakmıydın?
– Yaşardım.
Götünü mıncıklıyordum elimle;
– Ben boşalmadım ama?
Yüzüme bakıp güldü, Cevat’a yiyecek bir şey hazırlıyordu.
– Ortalık sakinleşsin boşaltırım ben seni tekrar.
Yanıma çekip dudaklarından öptüm dudaklarını. Kasıklarım ağrıyordu resmen. Çaydanlığı bir elime alıp, bardakları da bir elime aldım. Mutfağın kapısını ayağımla araladım. Bahçeye götürüyordum çayları.
Cevat dede;
– Vay paşam geldi mi çaylar?
– Geldi dede. Hadi gelin içelim.
Veysel abi;
– Aysel yengen nerede kuzey?
– Çocuğu doyuruyor abi.
– Çayı sana iteledi yani.
– Yok abi ne olacak.
Oturdum çayları doldurdum bardaklara. Güllü nenem ahırdan çıkmıştı;
– Kuzum ben katardım.
– Sorun yok nenem kattım bile al çayın.
– Sağ ol kuzum. Aç mısın? Katmer var mutfakta ye çaylan.
– Yok aç değilim nenem.
Tek açlığım Aysel yengemin o tatlı amına boşalamamaktı. Çaylarımızı içtik, biraz sohbet muhabbet ediyorduk;
Cevat dede;
– Paşam duyduk babanın işler kötüye gitmiş.
– Öyle oldu dede. Düşmez kalkmaz bir Allah.
– Öyle paşam öyle, buna da şükür.
Aysel yengem yanıma kadar gelmişti.
– Ha bu arada bir haberim var size. Onun için geldim buraya
Veysel abi;
– Ne haberi la?
Yüzleri meraklı gözlerle bana bakıyordu;
– Askere gidiyorum!
Veysel;
– Hadi be ne zaman
Cevat dede;
– Koca adam oldu la iyice.
Güllü nenem vurdu ağlamayı;
– Kuzum daha duraydın ne bu acelen!
Aysel yengem şaşkın gözlerle bana bakıyordu göz kırptım.
Güven abi;
– Vay koççum ıslatak hemen.
Veysel abi Güven abinin kafasına tokat attı;
– Sen ıslatma lan eşek, git çapaya devam et ırgat seni.
– Abi ne vuruyon ya!
– Sus lan.
Aysel yengem;
– Harbi mi? Ne zaman gidiyorsun.
Elimden kağıdı uzatıp verdim eline. 4 kasım da gidecektim. Biz ağustos ayındaydık.
Aysel yengem;
– Vay anam 3 ay kalmış ya
– Aynen yenge. 3 ay sonra gidiyorum. Manisa kırkağaça.
Veysel abi;
– Aha şindi yarra yedin oğlum bende orda yaptım acemiliği kan aldılar götümden hahaha. Siki tuttun kuzey bey.
– Deme ya kötü mü orası?
– Komandosun oğlum direk. Siki tuttun paşa geçmiş olsun.
Aysel yengem gözlerimin içine bakıyor dudaklarını kıpırdatarak; “o siki ben yiyim” diyor, gülüyordu. Çayımız bitmişti. İşlerinin başına döndüler.
Aysel yengem;
– Kuzum şu balyalara bana yardım etsene.
– Tabi yenge. Nerede?
– Ahırda!
Gülümseyerek çemberini kafasına bağladı gitti ahıra doğru. Bizimkiler bahçeyi çapalıyordu. Yengemin arkasından bende gidiyordum ahıra. Aysel yengem ahıra girmiş kapı kapanmıştı bir dakika sonra ahıra bende girdim. Yakamdan tutup duvara yapıştırdı beni. Çok iştahlı bir şekilde dudaklarımı öpüyordu.
– Demek ki askere gidiyorsun he? Bir sene boyunca yiyemeyecek miyim bu yarrağını ben?
Çömeldi pantolonun kemerini hızlı bir şekilde çözdü. Sikimi dışarı çıkartıp ağzına almaya başladı. Her zamankinden daha iştahlı yalıyor, resmen sikimle hasret gideriyordu. Sikimi ağzından çıkarttı, ahırın arka tarafına doğru götürdü beni, ahırın arkasına geçmiştik, çevremiz duvarla çevrili, birkaç saman balyasının içerisine girdik. Aysel yengem şalvarını ve külotunu sıyırıp yere çömelip domaldı.
– Hadi sok yengenin yanan amına.
Yere bende çömelmiştim. Yazmasından tutup, amına sokmaya başladım sikimi, kadın çok ateşli, o amının suyu hiç dinmiyor, her zaman ıslak duruyordu. Kısık sesle inliyor, sokup çıkarttıkça zevkten dört köşe oluyordu. Bu pozisyonda bir süre siktikten sonra tüm döllerimi amının içine akıtmıştım. Hemen bana doğru döndü yüzünü döllü sikimi yalamaya başladı. Taşşaklarıma kadar emip, yaladı. Sonra sikime tokat atıp yüzüme güldü.
– Özleyeceğim bu yarrağı.
– Geri geleceğim nasılsa.
– Sen gelene kadar napacağım?
– Kocan var ya?
– Bırak şu uyuzu ya, senin yerinin tutar mı?
– Tutmaz mı?
– Tutmaz tabi, hayır sen askerdeyken mektup yazayım, o mektupu amıma sürtüp göndereyim diyeceğim. Teknoloji gelişti. Whatsapptan amımı götümü çeker atarım ona bakıp boşaltırım bende seni.
Yengemin beline sarılıp kaldırdım. Duvara yasladım.
– O amını memelerini hasret bırakma tabii bana.
– Bırakmam.
Ahırın kapısı açılmıştı sesi duyduk. Hemen toparlandık. Yanımızdaki saman balyalarını kenara çekiyor numarası yapıyorduk. Veysel abi gelmişti. O ara telefonum çalıyordu. Tanımadığım bir numaraydı. Yanlarından ayrılıp telefonu açtım;
– Alo.
– Alo merhaba kuzey beyle mi görüşüyorum?
– Evet buyurun benim siz kimsiniz?
– Ben Ahmet, internette ilanınızı gördüm onun için aradım. Araç hala satılık mı?
– Evet satılık.
– Neredesiniz acaba gelip görme imkanım var mı bugün?
– Tabi görebilirsiniz ama aracın yanında değilim şu adres bizim evin adresi bir saate buyurun gelin görün.
– Tamam geleceğim görüşmek üzere.
Veysel abi ile Aysel yengemin yanına gittim. Konuşuyorlardı. Kafamı kapıdan uzattım;
– Ben gidiyorum arabayı almaya birisi gelecek.
Aysel yengem;
– Tamam kuzum selam söyle evdekilere.
Veysel abi;
– Neyle gideceksin? Bekle Güven arabayla bıraksın seni.
– Süper olur abi.
Veysel abi benimle çıktı ahırdan bahçede duran Güven abiye seslendi.
– Güven! Lan güven! Amına koyduğum bak buraya.
– Ha abi! Ne oldu!
– Kuzeyi eve bırak arabayla.
– Tamam abi.
Güven abi garajdan arabayı çıkartmaya gitti.
Güllü nenem;
– Gidiyon mu kuzum?
– Gidiyim nenem arabayı almaya birisi geliyormuş.
– Dur hele şunları eve götür yersiniz bekle iki dakika.
Koşarak eve gitti. Ben kapının önünde Güven abiyi bekliyordum. Bir poşete katmerleri koymuş, evde yersiniz diye elime tutuşturdu. Güven abi arabayı çıkarttı. Bindik eve doğru gidiyorduk.
Güven;
– La hayırdır bir sıkıntı mı var askerliği niye çıkarttın şimdi?
– Yok abi bir sıkıntı bir an önce gidip gelmek istedim sadece.
– İyi yaptın tabi çıksın aradan. Nasılsa gideceksin.
– Aynen.
Eve varmıştık arabadan indim. Güven abi bizimkilere selam verdi gitti. Kapının önünde oturdum bir sigara yaktım. Babam geldi yanıma;
– Napıyon paşam?
– İyi baba arabayı almaya gelecek birisi görecekmiş.
– Çıktı mı müşteri?
– Evet böyle arabayı kim almaz.
– Doğru gidiyor ha kara mamba.
– Gitsin be baba ileride daha iyisini alırız hem sıkılmıştım arabadan.
Gülüyordu. Telefonum tekrar çaldı.
– Merhaba ben mahalleye girdim hangi ev acaba?
– Dur çıkayım yola şu sedan sen misin beyaz olan?
– Evet
– Bak el sallıyorum gel buraya doğru.
– Tamamdır.
Kapattım telefonu. Adam geldi. Hoş geldin meş geldin vs. bir çay ikram ettik. Arabayı garajdan çıkarttım. Her tarafını inceliyordu. Kazası olup olmadığını sordu. Kazası olmadığını sadece ön tampona vurulduğunu söyledim. Baya bir inceledi pazarlık yapmak istedi hemen şimdi alacaktı. Bir kuruş aşağıya inmedim. Sadece BMW garajında yaptıracağı ekspertiz, bakım onarım masrafını düşerim dedim. Kabul etti. Bindi arabaya bende yanına bindim. Gittik BMW garajına tüm bakımlarına baktırdı, kaza vs olup olmadığına içine sinmişti. Notere gittik hemen, parayı banka hesabıma eft yaptırdım imzayı atıp satış işlemlerini de tamamlamıştık. Beni eve bıraktı tekrar, oturduk sohbet muhabbet ettik bir çay daha içtik, sonra gitti. Artık bankamda askerliğimi rahat yaptıracak, üniversitem bitene kadar yetecek, rahat ettirecek param vardı. Özge bizim eve gelmişti.
– Kuzey senin araba geçti bizim kapının önünden, balkondan gördüm el ettim sensin diye. Başka adam çıktı ya.
– Hahah sattım arabayı.
– Hadi ya öyle mi hayırlı olsun.
– Sağ ol.
Belinden tutup çektim kendime öptüm dudaklarından.
– Hadi hazırlan bir yemeğe çıkalım.
– Sahiden mi?
– Evet uzun zamandır baş başa bir yere gitmedik seninle.
– Uzun zaman olmadı aslında.
– Onu sayma
– Haha peki hazırlanayım o zaman ben.
– Koş hazırlan.
Özge eve gitti hazırlanmaya. Babama seslendim;
– Baba para lazım mı? Vereyim yarısını bir ev alın ufak tefek sığışın.
– Yok oğlum hallettim ben onu. Bu evde yaşayacağız yine.
– Ney! Harbiden mi?
– Evet. Cevat deden den borç aldım, üstüne de ekledik ananın takılardan falan, sizin ev satılacak sadece.
– İyi hadi sevindim Özge tekrar bizde mi kalacak?
– Köye gitmez oğlum ne işi var Gülizarın okulu burada, bizde kalacaklar.
– Oh!
– Kerata seni düğün işi ne olacak sizin? İstersen kendi aramızda yapalım
– Sonra konuşuruz baba askerden geleyim önce.
– E oğlum Özge bekleyecek mi?
– Paşa gönlü bilir baba, isterse başkasıyla evlensin ne olacak.
– Hayda o ne demek oğlum, kavga mı ettiniz?
– Yok ya boşver, annem nerede yine işi nasıl gidiyor?
– Ayrıldı oradan bugün, gitmiyor.
– Hadi ya neden acaba nerede o?
– Üst balkona çıktı.
– Bir bakayım ona.
Merdivenleri koşarak çıktım. Yukarıya. Apar topar telefonu kapattı.
– Ne o korktun mu?
– Ay yok oğlum irkildim.
– Haa telefonda ki kimdi?
– Hiç arkadaş.
– Eski patronundan ayrılamadın mı?
– Nasıl?
– Baya işi bırakmışsın, ama patronundan ayrılamadın mı?
– Ne saçmalıyorsun kuzey sen?
Yanına yaklaştım. Kısık sesle;
– Ne bok yediğini gördüm senin.
– Ne boku ne biçim konuşuyorsun sen annenle? Terbiyesiz.
– Lan sus amına koyduğum, adam sana yaslıyor, oranı buranı elliyor, sesin bile çıkmıyor.
– Bak bu yaştan sonra dayak yersin benden, yanlış görmüşsündür salak salak konuşma.
– Valla bir seni sikmediği kaldı ben gayet düzgün gördüm.
Çok sert tokat atmıştı.
– Konuşma benimle annene bunu nasıl yakıştırıyorsun! Yok senin gibi oğlum terbiyesiz ahlaksız!
– Ne? Ahahaha amına koyduğumun orospusu!
Arkasını döndü tekrar tokat atacaktı. Elini tutup ittirdim, koltuğun üstüne düşüp oturmuştu. Evden çıktım gittim babam; “ne oldu” diye soruyor cevap dahi vermiyordum. Kendi evime gitmiştim, Özge hazırlanmış merdivenlerden iniyordu. Çok güzel beyaz bir elbise giymiş, saçlarını salmış, inci kolye, küpelerini takmış, melek gibi görünüyordu. O elbise sanki üzerinde gelinlik gibi olmuştu. Mest olmuştum öyle görünce. Koluma girdi.
– Ne bu şıklık hanım efendi?
– Yakışıklı bey efendimizin yanına yakışalım değil mi?
– Şu halimle yanında dilenci gibi kaldım kızım bekle giyineyim.
Dudaklarından öpücük alıp üst kata çıktım. Kot pantolon, beyez gömlek, siyah bir ceket giymiştim. Saçlarımı yaptım, indim aşağıya. Gülizar kız kardeşim Simay ile birlikte dışarıdaydı. Baranı kucakladık, annemlere bıraktık. Babam ilgilenecekti onunla. Gözüm arabamı arıyordu. Sattığımı bir an için unutmuştum. Gülerek telefonumu çıkarttım taksi çağırdım. Güzel bir restorana randevu almıştım araç içinde. Adresi söyledik gidiyorduk yolda Özge çok güzel görünüyordu. Taksici bile gözlerini alamıyordu ondan.
Özge;
– Çok özleyeceğim seni.
– Bir sene fazla bir süre değil, ne yapacaksın? Bekleyecek misin? Yoksa?
– Saçmalama.
Başını omzuma dayadı, mis gibi kokusu burnumu okşuyordu. Restorana gelmiştik, güzelce yemeğimizi yedik, oturduk uzun uzun konuştuk her şeyi. Bekleyeceğini başka birisiyle evlenmeyeceğini söylüyordu. Ehliyetini alamamıştı hala, onu almak istediğini söylüyordu. Yemekten sonra eğlenmek istediğini söyledi;
– Kuzey hadi şu hep gittiğiniz bara gidelim!
– Şimdi mi?
– Evet olmaz mı?
– Olur neden olmasın, kalkalım o zaman.
Telefonumla Merve’yi arıyordum;
– Selam merve.
– Hayırsız kuzi selam nerelerdesin lan!
– Şu bizim mekana geleceğiz Özge ile, orada mısınız?
– Tabii ki yani hayatım nerede olabiliriz başka.
– Tamam bir saate oradayız.
– Görüşürüz tatlım.
Bir taksiye binip bara gittik, Merve kapıda sigara içiyordu, bizi görünce yanımıza kadar gelmişti;
– Hoş geldiniz şekerler. Hani diğerleri?
– Bu gece sadece ikimiz varız.
İçeriye geçmiştik, her zaman ki yerimize oturup içkilerimizi Nur getirdi. Özge bana iyice sokuluyor, sarılıyordu. Yanıma Merve ve Nur’da oturdu. Özge’yi elinden tutup dansa kaldırdım. O bembeyaz elbisesi ile yeni gelin gibi görünüyordu. Piste çıkıp dans ettik, içkilerimizi içtik, Özge her zaman ki gibi fazla kaçırmış kafası güzel olmuştu bile. Ben içmeyi bırakmıştım çakır keyif olmuştum sadece. Özge artık ayakta duracak durumda değildi. Lavaboya götürdüm baya bir kusmuştu, midesinin bulandığını, eve gitmek istediğini söyledi. Taksi çağıracaktım ama Merve araba almış, o bizi bırakmak istedi. Kabul ettim arabasına bindik ve bizi eve bıraktı. Karanlıkta kapının anahtar deliğini zor buluyordum. Özge ayakta uyukluyordu. Kapıyı açıp Özge’yi kucakladım. Odasına çıkarttım. Üstünde ki elbiseyi soydum, sutyeni ve külotuyla kalmıştı, hava zaten sıcak olduğu için üstüne ince bir pike örttüm ve yatakta düzelttim. Melek gibi uyuyordu. Mutfağa iniyordum, midem kazınmış, bir şeyler atıştıracaktım. Gülizar’ın ışığı yanıyordu. Kapıya doğru yaklaştım hiç ses gelmiyordu. Bir şey oldu diye düşündüm kapıyı açıp girdim hemen içeriye.
Gülizar bacaklarını ayırmış, o ufak tatlı amının dudaklarını eliyle ayırmış, ağda yapıyordu. Spatula’yı amına sürüyor, ağdanın sıcaklığından etkilenip amına üflüyordu. Ben o manzara karşısında donup kalmıştım. Çok tatlı ufacık amı vardı. Gülizar kafasını kaldırınca şok oldu;
– Abi kapıyı çalsana of ya!
Hemen arkasını döndü;
– Ya pardon ses gelmiyordu, ışık açık olunca bir şey oldu sandım. Bu saatte ne bileyim ağda yaptığını.
– Abi sabah havuza gideceğiz anca yapabildim çık hadi.
– Pardon ya
Kapıyı kapatıp çıktım odasından, kapının önünde donup kalmıştım. Sikim kazık gibi olmuş zonkluyordu. Arkamı dönüp kapı deliğine gözümü dayadım. Tekrar kapıya dönmüş, ağdaya devam ediyordu. Tam rahat göremiyordum ama, eliyle o amını okşamasını, görebiliyordum. “ne yapıyorum ulan ben” diye düşünüp kalktım. Mutfağa gittim. Saat gece 1’e geliyordu. Dolaptan bir şeyler çıkartıp yiyordum. 15, 20 dakika sonra Gülizar yanıma geldi, masaya oturdu. Kızı o halde görünce çok utanmıştım;
– Gülüm kusura bakma ya birden daldım odaya. Tahmin etmedim bu saatte o işi yaptığını
Gülizar yüzüme bakıp gülüyordu;
– Yok abi sorun değil ödeşmiş olduk.
– Nasıl? Ha ahaha 😀 aynen öyle oldu biraz.
– Yalnız abi senin de ağdaya ihtiyacın var.
– Neden?
– E o gün kıllanmışsın. Yani öyle gördüm ben.
– Ha evet ya jilet tahriş ettiği için kesemedim.
– İstersen ağda yapalım sana da?
– Ahah yok kardeşim ya dayanamam ben onun acısına.
Birden aklıma ağdayı ya Gülizar yaparsa? Diye geçiyor tilkiler dolaşıyordu kafamdan. Gülizar konuşmaya devam etti;
– Yok abi acımaz ben yaparım istersen?
– Sen yapacan zaten ben anlamam ağdadan. Kopartmayalım bir de şeyimi sonra ahhaha
– Yok be abi kopmaz 😀 ama sert çekersen kopabilir.
– Neyi çekersem?
– Ağdayı. Gel hadi yapalım o zaman.
– Şimdi mi? Yok bağırırım baran uyanır.
– Senin odan da yaparız. Sen çık hazırlan malzemeleri getiririm ben.
– Peki madem hazırlan derken?
– Soyun işte abi havluyla örtersin o kısmı.
– He tamam.
İçimi bir heyecan mutluluk kaplamıştı, ağda dan nefret ederim bir kez bile denemedim ama işin içine Gülizar girince, o acı bana tatlı gelirdi. Özge’den 2 oda uzaklıkta odaya girdim. Altımdakileri çıkarttım. Havluyu sikime sardım oturdum yatağa. Gülizar’ı bekliyordum. Oda gelmişti;
– Abi yere otur.
Yere oturdum. Sikim açılır gibi oldu ama havluyu örttüm üstüne. Gülizar ağda makinasını takacak fiş arıyordu. Yatağın arkasında kalmıştı priz, oraya ulaşamıyordu. Altında çok ince kısa bir şort, üstünde bol bir tişört vardı.
– Abi şunu soksana şuraya yetişemedi kolum.
– Dur geldim.
Ayağa kalkıp havluyu tekrar düzelttim. Gülizarın arkasına geçmiştim. Birden eğildi tekrar, götü sikime temas ediyordu. Yumuşacık, pamuk gibi götü vardı. Sikim iyice kalkmaya başladı. İstem dışı belinden tutup çektim kenara, aldım elinden fişi taktım prize. Yüzüme bakıp gülümsedi;
– Hadi geç otur bakalım şimdi.
Ben yere çömelerek oturdum. Havluyu da küçük almışım, taşşaklarım sallanıyordu alttan. Gülizar’ın gözleri sikime gidiyordu. Oda karşıma geçip oturdu. Elini havluya attı.
– Dur kızım ne yapıyorsun?
– Ahaha abi bakacam.
– Neye bakacaksın?
– Ya kıllara çok uzunsa makasla kesmemiz lazım önce.
– Yok ya uzun değil.
– Abi benden mi utanıyorsun. Çek elini.
Harbiden neden utanıyordum ki?
– İyi al bak.
Havluyu sıyırıp aldım üstümden, sadece sikimi kapatmıştım biraz. Taşşaklarım, kasıklarım meydanda gözüküyordu. Gülizar eliyle kasıklarıma ve taşaklarıma dokundu kılların uzunluğuna bakmak için. İyice irkilmiş, daha çok kalkmıştı sikim. Sanki eline alıp iki sıvazlasa boşalacaktım. O küçük elleriyle oralarıma dokunması çok hoşuma gidiyordu.
– Abi şeyinde de var mı?
– Ne var mı?
– Kıl abi?
– Bilmem var sanırım.
Gülizar havluyu çekip attı üstümden. Sikim kocaman olmuş, göbeğime kadar değiyordu oturduğum yerden. Gülizar’ın gözleri büyümüştü, istem dışı gülüyordu. Eliyle sikime dokunmaya başladı. Daha çok erekte olmuştum.
– Hımm. Fazla yok abi.
– Söyleseydin ben baksaydım keşke.
– Neden abi? Birde bu neden bu kadar büyük?
Gülüyordu. İçimden o tatlı amın için büyüdü demek geçiyordu, ama diyemiyordum. Ağda makinasına spatulayı daldırdı. Bir miktar ağda aldı;
– Abi arkana doğru yaslan.
Ellerimle destek alarak arkama yaslandım. Sikim, taşşaklarım olduğu gibi meydandaydı. Sıcak ağdayı kasıklarıma sürüyor, eliyle sikimi tutup kenara çekiyordu. O el sikime dokundukça, sikim zonkluyor, boşalmamak için kendimi zor tutuyordum. Ağdayı kasıklarıma iyice yedirdikten sonra, bir bez gibi bir şey aldı eline ve üstüne kapattı. Eliyle bastırarak üzerinde gezindi, bir elini tekrar sikime attı kenara atmaya çalışıyordu, ama çok kalkmıştı atamıyordu.
– Abi şeyini tutar mısın, ağdayı çekeceğim.
Dediğini yaptım elimle sikimi kavradım ve yan tarafa doğru çektim. Bir eliyle kasığımı gerdirdi ve bezin ucundan tuttu;
– Hazır mısın çekiyorum?
– Evet, yavaş çek canım yanmasın.
– Yavaş olmaz abi. İstersen şu havluyu ağzına al, bağırırsan sesini bastırır.
– İyi fikir.
Havluyu bana verdi. Havluyu ağzıma sokup ısırıyordum. Gözlerimle hadi yap diye kırptım. Birden ağdayı çekti. Beynimde şimşekler çakıyordu. Sırt üstü yattım, havlu ağzımda dişlerimle sıkıyor, bağırıyordum. Gülizar gülüyordu;
– Çok mu acıdı?
Doğrulmuştum, Gülizar sikime doğru iyice yaklaşık soğuk nefesini üflüyordu. Dudakları sikime değmek üzereydi, elimi sikimden çekince sikim ona doğru gitti ve dudakları sikime değdi, irkilmişti, suratına sikim çarpacak sandı. Gülüyor, üflüyordu.
– Abi dayan alışırsın, jiletten daha temiz bu.
Havluyu ağzımdan çıkarttım;
– Kızım içim gitti, öyle çekilir mi birden?
– Abi birden çekmen lazım zaten. Yoksa olmaz ki.
– Of tamam hadi devam.
Gülüyordu, tekrar bir miktar ağda aldı ve diğer kasığıma sürdü. Elini sürekli sikime atıyor, sıvazlıyordu. Bilerek yaptığını düşünüyordum artık, ama kıllar gitti mi, temizlendi mi diye kontrol ediyor, kasıklarımı da eliyle sıvazlıyordu. Onun bu hareketleri çok azdırmıştı beni. Kasıklarımda ki kılları tamamen temizlemiş, pürüzsüz yapmıştı. Eline bir yağ gibi bir şey alıp kasıklarıma sürdü, kasıklarımı ovalıyor, o yağı yediriyordu. Eli sikime değip duruyor daha çok tahrik oluyordum. Bu ufak dokunuşları beni çıldırtıyordu. Bu ufak dokunuşları kendimden geçiriyordu beni. Önümde eğilip kalktıkça o iri memelerinin bembeyaz araları gözüme çarpıyor, şeytan diyor; “al kucağına yatır yatağa sik sabaha kadar” ama yapamıyordum bir şey hep engel oluyordu. Gülizar’ın sesiyle irkildim;
– Abi şimdi şeyine yapacağım bu biraz acıtacak.
– Kızım daha ne kadar acıtacak yap bitsin şu işkence.
Aslında işkence den çok keyif alıyordum, bitmesin, sabaha kadar böyle sikime değip dursun o minik elleri istiyordum. Spatulayı sikime sürdü. Çok sıcaktı ağda. Havluyu ağzımdan çıkarıp üflemeye başladım. Gülizar eliyle kavradı sikimi,
– Çok mu sıcak?
Sikime iyice yaklaştı ve soğuk nefesiyle üfleyerek ağdayı soğutmaya çalıştı. Ağzına alacak gibi oluyor, o anı düşlüyor daha çok tahrik oluyordum. Gülizar sikimin kafasından tutup derimi gerdirdi. Havlu ağzımda yoktu. Birden çekti. Çığlık atmıştım. Gülizar eliyle ağzımı kapattı. Üstüme abanmıştı, geriye, sırt üstü düşmüştüm. Tam üstümde Gülizar vardı. Ben bağırmaya devam ediyor, o eliyle ağzımı kapatıyor, sesin çıkmasını önlüyordu. Memelerinin sertliğini üstümde hissediyordum. Kalkık sert sikim göbeğine baskı yapıyordu Gülizar’ın. Oda bunun farkındaydı ama üstümden inmiyordu. Bağırmam kesilmiş, derin derin nefesler alıp veriyordum sadece. Gülizar eliyle saçlarımı okşadı;
– Abi kusura bakma, acıyacağını söylemiştim.
Gözlerimden yaş geliyordu acıdan. Elimi sikime atmak istedim. Üstümde Gülizar olduğu için, elim onun göbeğine gitmişti. Sikimi tutuyordum. Aynı zamanda Gülizar’ın göbeğine de elim değiyordu. Üstümden kalktı. Eline aldı sikimi, sıvazlamaya, üflemeye başladı. Yanda duran yağ gibi bir şeyi sikime döktü ve onunla sıvazlamaya başladı. Dudaklarını ısırdığını görebiliyordum.
– Abi bitti cımbızla alacam kalanları şu yağı emsin biraz.
Gülizar sikime 31 çeker gibi eliyle sıvazlıyordu. Artık dayanacak halim kalmamıştı. Arkama yaslandım anın tadını çıkartıyordum. Tekrar doğruldum Gülizar’a baktığımda yağı emdirmekten dışarı çıkmıştı amacı. Bildiğin 31 çektiriyordu. Boşalmamak için kendimi ne kadar sıksam da, birden patlamaya başladım. Gülizar sikimin üstüne eğilmiş, kalan ufak kıllara bakıyordu. Boşalmaya başlayınca döllerim yüzüne kadar patlamıştı. Ömrümde bu kadar boşaldığım an olmamıştı, ardı arkası kesilmiyordu. Gülizar’ın yüzüne döllerim gidince, eğildiği yerden kalkmış şaşkın gözlerle sikime bakıyor, boşalmamı inceliyordu. Resmen inlememek için havluyu ağzıma alıp ısırıyordum. Gülizar sikimden elini çekti, yanda duran bezle yüzünü sildi, beze bakıp yüzünden çıkan dölleri inceliyordu. Bende yan taraftan peçete alıp göbeğime, yere bulaşan dölleri temizliyor, sikimi siliyordum. Ne diyeceğimi bilmiyordum kıza. Gülizar gülümsüyor hiçbir şey demiyordu. Yüzünü ıslak mendil ile de sildi ve cımbızı alıp kalan küçük kılları aldı onunla. İşimiz bitmişti artık. Saat 2’ye geliyordu.
– Abi bitti.
– Bende bittim.
– Olsun rahatladın ama gitti bak kıllar.
– Sağ ol kardeşim elin baya marifetliymiş.
– Öyle mi abi?
– Yani çok canım acıdı ama normal ilk kez ağda yapıyorum.
– O şey nasıl oldu?
– Ney canım?
– O çıkan şeyler, yüzüme kadar geldi, ağzıma da geldi biraz.
Kızın yüzüne boşalmıştım resmen. Utanmıştım ama rahat davranmaya çalışıyordum bir yandan.
– E kızım bu kadar oynarsan olacağı bu. Hem sen kendine yaparken bile dokunuyorsun etkilenmiyor musun?
– Bilmem yani kasıklarıma yaparken olmuyor ama o kısıma yapınca dokundukça tuhaf oluyorum.
Gözüm amına gitmişti böyle deyince, resmen dudakları kabarmış, şortundan belli oluyordu amının dudakları. Elimi amına atmıştım birden. O dudaklarının arasını parmağımla okşuyordum. Gülizar şaşırmış elimi izliyor, yüzüme bakıyordum;
– Bak bende böyle okşasam seninkini etkilenirsin, sulanırsın.
Boşaldığım halde sikim inmemiş, açıkta Gülizar’ın önündeydi. Amını okşuyordum. Ben amını okşadıkça nefes alış verişi hızlanıyordu. Elimi çektim amından, yüzüme baka kalmıştı.
– Neyse ben şunları toplayayım.
– Tamam tatlım. Teşekkür ederim. Bende duşa giriyorum.
Ayağa kalkmıştı. Gülizar sikime baka kalmış, önümde sallanmasını izliyordu. O küçücük amına dokunmuştum ya bana yeterdi o. Duşa girdim gözlerimi her kapattığımda, Gülizar’ın sikimi okşamasını görüyor, daha çok tahrik oluyordum. Duşumu aldıktan sonra odamda Gülizar yoktu. Belime havluyu sarıp Özge’nin yanına gittim. Özge üstünde ki pikeyi atmış, sutyen ve külotuyla uyuyordu. Sikim hala kalkıktı inmemişti, duşta 31 çekecektim ama am varken elimi neden sikeyim diye düşündüm, 31 çekmeden çıktım. Özge’nin yanına geldim. Altında ki külotu sıyırdım. O bembeyaz hafif kıllanmış amını Gülizar’ı düşünerek yalamaya başladım. Kapı yarım ayrıktı, neden kapatmadım bilmiyorum ama kapatmadığım iyi olmuş, kapıya baktığımda bir gölge vardı kapıda, bu gölge kesin Gülizar’dı. Beni izliyordu. Özge uyumaya devam ediyor, ben iştahlı bir şekilde amını yalıyordum. Özge uyanır gibi oldu ama sadece kısık sesle inliyor, bacaklarını hareket ettiriyordu. Hala sarhoştu ayılmamıştı belliydi. Sikimi çıkartıp tükürükledim. Özge’nin bacaklarını açıp amına soktum sikimi. O kadar hızlı bir tempoda sikiyordum ki amını, özge uykusunda inlemeye başladı. Gözlerini açacak ama hali yoktu sarhoşluktan. Bu şekilde sikerken gözüm kapıya takıldı az bir şey gölge görüyordum. Bu gölge hareket ediyordu. Acaba Gülizar bizi izleyerek amını mı okşuyordu? Ben Özge’yi değil de, altımda Gülizar’ı sikiyor gibi düşünerek, hayal ederek sikiyordum Özge’yi amı genişlemişti artık. Gülizar’ın o ufak amının yerini hiçbir şey tutamazdı. Özge’nin amına boşalmaya başladım. Çok az boşalmıştım, hiç Gülizar’ın sikimi okşarken hissettiğim, yaşadığım zevki vermiyordu bana. Yataktan kalktığımda gölge yoktu kapıda, gitmişti. Özge’nin amından akan döllerimi sildim ve yanına yatıp güzel bir uyku çektim.
Sabah olmuştu, gözlerimi açtığımda Özge yanımda yoktu, kalkmıştı. Gözlerimi tekrar kapattım tam uyuyacaktım, yatağa birisi zıpladı, kucağıma çıktı;
– Abi hadi uyan havuza gidiyoruz, uykucu kalksana artık!
Gözümü açtığımda üstüme Gülizar çıkmış, pikenin üstünde kucağımda zıplıyordu. Belinden tutup altıma aldım. Uyku sersemi gıdıklıyordum. Bacaklarını havaya kaldırıp belime attı. O amını sikimde hissediyordum resmen. Özge bu halde görür diye endişeyle çıktım yatağın içinden.
– Ne havuzu kızım ya?
– Abi gel işte sende tek mi yüzelim hem güzel yüzmeyi öğretirsin bize.
– Tamam hadi hazırlanayım iniyorum. Annen nerede?
– Baranla köye gitti.
– Köye mi gitti?
– Evet seslendi sana ama uyanmadın arayacakmış seni.
– Tamam canım.
Hala odada durmuş beni izliyordu.
– E hadi çık giyineyim.
– Abi yoruldum zaten bakmıyorum giyin.
Yüz üstü yatağa yatmış, yüzünü yastığa kapatmıştı. Kocaman kalçaları dik dik, bana bakıyor, arasına kaçan şortu kabak gibi götünü gözlerime seriyordu. Pikeyi alıp komple örttüm üstünü. Üstümde zaten bir şey yoktu. Altımda ki boxer’ıda çıkartıp attım. Sikim sabah ereksiyonundaydı sadece. Lavaboya o şekilde girip işedim önce. Ellerimi yıkadım. Bir boxer aldım içime giyiyordum. Pikenin altından Gülizar kafasını çıkarttı bana bakarak;
– Giyindin mi?
Çırıl çıplak, sikimle göz göze gelmişti tekrar.
– Giyiniyordum daha.
Ben boxer’ı giyerken kalkan sikime iştahla bakıyordu.
– Hadi gidebiliriz.
– Tamam simay ablamlara gidelim alalım onuda.
– Tamam.
Sırtıma atlamıştı. Bacaklarını sırtıma doladı. O sert memeleri, yumuşacık göbeği, amının sıcaklığını tişörtümün içinde, sırtımda hissediyordum. Bacaklarına attım elimi ve merdivenleri inmeye başladık. Sırtımdan indi ve sırt çantasını aldı. Kapıdan çıktık, babamların evine doğru gidiyorduk. Bir sigara yaktım. O önden koşup gitti, kapıyı çalıyordu. Aklımda dün gece ki olanlar vardı. Açıkçası kasıklarım hala acıyordu ama ilk kez bu kadar yakınlaşmıştım Gülizar ile. İçimde müthiş bir utanç, pişmanlık vardı. Ona sikimi gösterdiğim, ellettiğim, amını okşadığım için. Belki de o asla bu düşüncelerle yapmadı bunu. Kızarıklığı önlemek için o şeyi sürüyor, sikimi okşamak zorunda kalıyordu. Çünkü her sikime dokunduğunda yanakları kızarıyor gülse de oda utanıyordu. Gülizar yanıma geldi;
– Abi simay ablam gelemeyecekmiş, karnı ağrıyormuş.
– E napacağız?
– Denize girelim hadi boşver havuzu hem kalabalık sevmiyorum. Nasılsa sen varsın denizde öğretirsin bana yüzmeyi.
– Peki, madem yürü hadi.
Elimi omzuna attım denize, kumsala iniyordum. Ah şu kumsalın dili olsa da konuşsa diyordum içimden. Kumsal da kalabalıktı. Tüm yazlıkta ki insanlar kumsala inmişti resmen. Şezlonga oturduk. Gülizar bikinisini giymek için kabinlere doğru ilerledi. Tişörtümü çıkartıp şezlonga astım. Terliklerimi giydim. Deniz şortum zaten üstümde duruyordu. Gözlüğümü takıp güneş kremini çıkarttım. Kollarıma bacaklarıma sürüyordum. Gülizar gelmişti. Tanıyamamıştım kızı. Bembeyaz teni ışıldıyor, ufacık bikinisinden göğüsleri taşıyordu. Amının kabarıklığı çok belli oluyordu. Of pof çekerek yanımda ki şezlonga oturdu;
– Bikinim küçülmüş ya!
– Bence senin tombikler büyümüş.
– Hadi ya öyle mi diyorsun abi.
– Yani baksana, baya büyükler yaşına göre.
– Aman abi herkesin böyle.
– Bilmem benim gördüğüm kızlarda daha meme yok sendekiler baya büyük.
– Hımm. Güneş kremi mi sürüyorsun?
– Evet sırtıma süremedim sürer misin?
– Tabi abi.
Şezlonga oturdum. Arkama geçip oturdu. Eline kremi alıp tüm sırtıma sürüyordu. O küçük tatlı eli, sırtımı okşuyordu, bana dokunmasını çok seviyordum. Bitmişti işi. Kremi tutup bana uzattı.
– Abi sende sürer misin?
– Tabi dön
– Bir dakika.
Şezlonga geçip yüz üstü uzandı. Bikinisini çözdü, sırtı çırılçıplak karşımdaydı. Elime kremi döktüm ve sırtında ellerimi gezdirmeye başladım. Yumuşacık vücudu vardı. Lokum gibi bembeyaz, çok yumuşaktı teni;
– Kızım yanacaksın ya çok beyazsın.
– Of abi valla peynir gibiyim. Her yerim öyle.
Aklım direk am bölgesine gidiyordu. Sırtına iyice sürdükten sonra bikinisini bağladı ve yüzünü bana döndü. Bir bacağını kırdı;
– Abi önüme de sürer misin? Bende kollarıma süreyim girelim denize.
– Tamam kardeşim olur.
Benim için hava hoştu tabiki. Kremi elime döktüm ayak parmaklarından yukarıya doğru sürmeye başladım. Resmen o güzel, ince bacaklarını okşuyordum. Kasıklarına kadar gelmiştim. İstem dışı kasıklarının arasında çok zaman kaybettim.
– Abi yeter sürdün oralara.
– Ha evet. Hadi bitti kalkalım.
– Göbeğime sürmedin ki.
– Doğru.
Elime tekrar krem sürdüm. Göbeğinde ellerimi gezdiriyordum. Yukarıya çıkarak göğüs aralarına sürmeye başladım. Gülizar eline kremi alıp göğüslerinin içine sürmeye başladı. Meme uçlarını görmüştüm. Çok güzel ufacık, gül lokumu gibi pespembeydi. Sikim kazık gibi olmuştu yine. Şezlongdan kalktı ve denize doğru koşmaya başladı. Terliklerimi çıkardım, güneş kremini şezlonga koydum arkasından koşup denize girdik…
27. BÖLÜM SONU…
DEVAM EDECEK…
LÜTFEN DEĞERLİ YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİNİZ!..
Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32