%100 Gerçek Ensest Anilarim Bolum: 6 Ozge Yengem –

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

%100 Gerçek Ensest Anilarim Bolum: 6 Ozge Yengem –

Bara girmiştim, amacım kafa dağıtmaktı. Yengemin attığı tokat canımı yakmıyor, onun dayımın altına yatacağını düşündükçe deliriyor, etrafımda ki her şeyi kırıp dökmek istiyorum. İlk gördüğüm barın içine girmiştim. İçeride yüksek sesle müzik çalıyordu, etrafıma bakındım. Millet oynuyor, coşuyor, eğleniyordu. Tekli bar koltuklarının olduğu yere gidip, oturdum, bir içki söyledim. Fondip yapıp diktim kafaya, bir tane daha, bir tane daha. Arkası kesilmiyor, önüme gelen içkiyi fondip yapıyordum. Bir adam elini omzuma attı;

-Aslanım yavaş, çarpar sonradan ayakta duramazsın öyle içilir mi?
-Bir şey olmaz ya.
-Hayırdır moraller bozuk sanırım, birahaneye gitseydin ya oğlum, burada bu gürültüde kafa mı dinlenir?
-Kafa dinlemek istemiyorum ki, kafa dağıtmak istiyorum.
-İstersen kafanı dağıtmana yardımcı olacak bir şeyler ayarlayabilirim?
-Ne gibi?

Ceketini ayırdı. Küçük poşetlerde hap, ve beyaz tozlar olan, tütüne benzeyen şeylerde vardı. Ne olduğunu anlamıştım. Göz kırptı, gülüyordum.

-Hacı dayı işim olmaz bunlarla benim. Bunlar adamın amına koyar kafamı daha çok ağrıtır eyvallah.

Uzaklaşmıştım adamdan. Koltuğa geçip arkama yaslandım. Elimde viski bardağı vardı. Yanıma benim yaşlarda birisi geldi, yanında kız arkadaşı da vardı.

-Merhaba dostum, boş mu acaba?
-Tabi buyur reis.
-Teşekkürler, geç hayatım.

Kadının belinden tutarak, önünden geçmesine izin verdi. Kadın ortamızda otuyordu. Kafam o kadar bozuktu ki kadına hiç alıcı gözle bakıp incelemedim bile. Adam konuşmaya devam ediyordu;

-Biz sürekli bu bara geliriz, sen tatil için falan mı geldin dostum. Yoksa yeni mi takılmaya başladın bu bara?
-Yok reis, yeni taşındık da biz.
-Nereden?
-Ankara
-Hadi ya.
-Evet aslen İzmirliyim ama yolum düşmezdi pek buralara.
-Anladım dostum. Yaş kaçtı?
-18

Kadın oradan araya girdi;

-18 mi? Ciddi misin canım sen?
-Evet ne oldu ki? Yaşlı mı gösteriyorum?
-Ahaha yok ayol, yaşıtlarına göre kalıbın iri o yüzden şaşırdım.

Kocası konuşmaya devam ediyordu.

-Ahaha aynen bilader vücut sağlammış senin baya spor yapıyorsun sanırım?
-Kendi halimde henüz spora yazılmadım.
-Bak aşağıda çarşıda çok güzel bir salon var orayı arkadaşım işletiyor, numaranı ver yardımcı olurum ben sana.
-Öyle mi? Çok sevinirim tabi buyur numaram.

Telefon numaranı söylemiştim bende onlara yaşlarını sordum;

-Siz kaç yaşındasınız?
-Ben 25 karım 22
-Güzelmiş
-Karım mı?

Diyerek ikisi de gülüyordu.

-Yok yani tamam güzel de yaşıtlarınız, ya kafam yerinde değil kusura bakmayın ben kalkayım artık.

Kadın oradan kolumu tuttu;

-Dur ayol daha gece olmadı, a bak arkadaşım da geliyor otur hadi

Adam yüzüme bakıp otur diye göz kırpıyordu.

-Peki, oturayım madem biraz daha.

Kısa sarı saçlı, yeşil gözlü bir kadın bize doğru geliyordu. Merhaba canım diye kadınla öpüştüler, kocasının elini sıktı. Sıra bana geldi oturduğum yerden kalkmıyordum elini uzattı;

-Merhaba

Oturduğum yerden viskimi içerken elimi uzatıp tokalaştım. Merhaba dercesine gözlerimi kırpıyordum.

Kadın şaşkın gözlerle arkadaşına bakıyordu. Kadın arkadaşının yanına oturdu. Çantasını koydu içki söyledi, garson gelince bir içki daha istedim. iki kadın ve adam aralarında konuşuyor, artık beynim zonkluyordu. Birkaç dakika sonra bende katılmıştım aralarına. Bir ton soru soruyorlar beni tanımaya çalışıyorlardı. İyi insanlardı az önceki pis satıcı gibi değillerdi. Bir bardak daha viski içtim. Kalkıp oynamaya başladık. Benim anlamadığım adam karısını önüme atıp duruyordu. Diğer sarışın kızda kendini bana sürterek dans ediyordu. Kafam iyice dönmeye başladı. O ışıklar, insanlar başımı döndürüyordu. Telefonumun çaldığını bile duymuyordum artık. Kendimi lavaboya attım. Kusuyordum, yan tarafımda inleme ve seks sesleri geliyordu, yada ben öyle duyuyordum kafam çok dönüyordu. Bizimkilerin yanına uğramadan hesabı ödedim, onlarında içtiklerini ödedim. Ayakta duramıyor zor yürüyordum. Sallana sallana, çıktım bardan, duvarlara tutunuyor, kaldırımlara oturuyordum. Hangi ev bizimdi amına koyayım diyordum içimden. Sahile inmeye karar verdim. Salına salına yürüyordum. Sahile zor da olsa varmıştım. Kumların üstüne uzandım. Yıldızları izliyordum. Midem çok bulanıyordu kusmak için kalkmak istedim kalkamadım. Olduğum yerde kustum. Üstünü toprakla örttüm. Uzanmaya devam ediyordum ki cebim titremeye başladı.

-Ne oluyor amına koyayım toprak mı çekiyor? Lan sikerim dur.

Telefonu cebimden çıkartmıştım yengem arıyordu. Bilmem kaç tane de cevapsız çağrı vardı. Tuttum telefonu denize fırlattım.

-Siktir git amına koduğum. Git kocana siktir sen kendini, ben kimim ki sana bakar, seni hayal eder 31 çekerim anca.

Kendi kendime söylenmeye devam ediyordum yıldızları izleyerek. Bir süre sonra bir gölge belirdi tepemde. Ay ışığımı kapatıyordu.

-Kaçıl amına koyayım ayı izliyorum sende kimsin?
-Küfür etme lan.

Yengemin sesiydi bu.

-Sen mi geldin? Niye geldin kocana gitsene? Ha pardon kocan yoktu daha. Şuan alman kadını sikiyordur.

Yakamdan tutup bir tokat daha attı.

-Ne biçim konuşuyorsun sen ya? Hem dayın o senin

Omuzlarından tuttum, yüzüne bakıyordum. Gözlerinin içine bakarak dedim ki;

-Öyle dayının ben götünü sikeyim!
-Kuzey saçmalıyorsun? Benim yüzümden mi kinlendin dayına?
-Sen mi?

Gülmeye başladım kahkaha atıyordum. İçimden kendi duyacağım şekilde;

-Senin de götünden sikeyim. Dedim.
-Ne? Duymadım ne mırıldanıyorsun?

Şarkı söylemeye başlamıştım, yengemde yanıma oturdu. Elini omzuna atıp şarkı söylüyordum

Hey erenler hey gaziler
Gönlüm sağ yare sağ yare
Herkesin bir yarası var
Gönlüm sağ yare sağ yare

Dipsiz bir deryaya daldım
Lal-i inci mercan aldım
O dosta ben merhem saldım
Gönlüm sağ yare sağ yare

Gezdim dostun ellerini
Ne hoş gördüm dillerini
Derdim gonca güllerini
Gönlüm sağ yare sağ yare

Mücrimi yem düştüm zara
Şemsi kamer virdi dara
Meylini verme ağ yare
Gönlüm sağ yare sağ yâre

Yengemin yüzüne baktım. Ağlıyordu. Ellerimi omzundan çektim ayağa kalktım. Arkamı ona döndüm bende ağlamaya başlamıştım. O hıçkırıklarla ağlıyor, ben hıçkırıklarımı içime atıyor, siğil siğil ağlıyordum. Bir süre böyle ağladıktan sonra üzerimde ki tişörtü çıkarttım. Ateş basıyor, gökyüzü üzerime üzerime geliyordu. Ayakkkabılarımıda çıkarttım. Denize doğru koşmaya başladım. Yengeme bakmıyordum ne yapıyordu. Koşarak denize girdim. Suyun içinde koşmaya devam ediyordum. Yengemin sesiyle arkamı döndüm;

-Kuzey. Diye bağırıyordu.
-Gelsene su çok güzel.
-Deli misin? Buz gibi su.

Denizin kıyısında ayaklarını sokup sıcaklığını ölçüyordu.

-Ben yanıyorum ama çok sıcak. Suyun dibine dalıp çıkıyordum.
-Saçmalama kuzey hasta olacaksın gel şuraya.
-Çok istiyorsan gel de çıkart buradan beni. Hem sen benim burada olduğumu nereden gördün?
-Balkondaydık gerizekalı, senden başka zürafa olmadığı için rahatlıkla kuzey bu diyebiliyoruz görünce.
-Hee iyi bok yaptınız, bir rahat yok amına koduğumun yerinde hayat almanya da olanlara güzel.
-Kuzey getirme beni oraya?
-Papayı sıkta gel, YERSE!

Yengem sağına soluna baktı, terliklerini fırlattı kenarı, suyun içine girdi.

-Kuzey dondum çık hadi çok soğuk su!
-Gel de çıkart yoksa gelmiyorum git eve.
-Of kuzey of uyuzsun ya

Yanıma doğru gelmeye başladı, üşüyordu belliydi. O geldikçe ben geriye doğru gidiyordum.

-Kuzey yaklaş niye uzaklaşıyorsun?

Ayağımı bir şey ısırmış gibi bağırmaya, suyun içine girmeye başladım. Çok korkmuştu.

-Kuzey iyi misin? Kuzey şaka yapıyorsan sırası değil Kuzey?

Bağırıyordu. Ben durmuyor, ayağımı bir şey kaptı diye bağırıyordum. Yengem hızlandı, iyice yaklaşmıştı çok panikledi. Yanıma geldi.

-Ne oldu? Ne kaptı ayağını kuzey hadi çıkalım sudan sarıl bana.

O beni sudan çıkartmak için sürüklüyor, ben ise gülüyordum.

-Allah belanı vermesin kuzey, aklım çıktı bir şey oldu sandım.

Üzerine su attım.

-Niye çok mu meraklandın?
-Gerizekalı bir şey oldu sandım her halde.
-Amanda aman yengeme bak beni merak etmiş.

Suyun içinde sarılıyordum.

-Kuzey dur yapma lütfen, kes şunu
-Kesmezsem ne yapacaksın? Tokat mı atacaksın yoksa hazır su var boğacak mısın?
-Of saçmalama çık hadi dondum zaten.
-Sen git gelmiyorum ben.
-Boğarım seni çocuk.

Üstüme atlamıştı. Suda boğuşuyorduk, ellerim o ıslak vücuduna değiyor, kalçalarından tutup yukarıya çekiyordum.

-Isıtayım mı? Çok üşümüşsün ya…

Nefes alış verişleri hızlanmıştı.

-Olmaz kuzey yapamayız artık konuştuk bunları…

Dudaklarına yapışmıştım, konuşmasına fırsat vermiyordum.

-Kuzey lütfen dur, acıyor dudaklarım öpme dur lütfen…

Göğüslerini açmıştım, soğuk suda uçları iyice sertleşmiş dikleşmişti. Somurarak emiyordum onları.

-Kuzey gerçekten hasta olacağız hadi çıkalım.

Elimi amına attım okşuyordum. O kadar yumuşak amı vardı ki pamuk tarlasına dalmıştım sanki.

-Ah kuzey yapma dur sokma parmağını. Of…

Hafif hafif inlemeye başlamış, suyun altında amını parmaklıyordum.

-Yapma diyorum sana.

Suyun içinde ittirmişti beni gidiyordu, arkasından bende suyun içinde yürümeye başladım. Üzerinde sadece şort ve tişörtü vardı. Islanınca onlarda vücuduna yapışmıştı iyice. Kumsala çıktık terliklerini eline aldı.

-Donuyorum ya nasıl insansın sen?
-Isıtayım diyorum sana…
-Kuzey sus ısıtma.
-2 dakika dur şurada böyle ıslak ıslak mı gideceğiz eve,
-Ulan ev yakın zaten ne yapacağız başka?
-Bekle 2 dakika

Alkolün etkisiyle hiç üşümüyordum, 5 dakika çalı çırpı aradım ve bir ateş yaktım çabucak.

-Gördün mü ne yapacakmışım? Sen şurada kurulan ben biraz daha odun bulayım.
-Delisin ya, donuyorum senin yüzünden hasta olursam bakacak mısın?

Arkamı dönüp koştum yanına oturdum. Yüzüne bakıyordum.

-Sen istesen de, istemesen de ömrümün sonuna kadar sana bakacağım zaten ben.

Dudaklarına öpücük kondurup kalktım yanından. Koştum odun arıyordum çevrede. Yengem tişörtünü çıkartmış, suyunu sıkıyordu. Bizden başka deli de yoktu ki millet evindeydi. Ağaçlar olduğu için bulunduğumuz bölgede bizi balkonlardan göremezlerdi. Üç beş kalın odun buldum ağaç diplerinde. Zaten budamışlar, baya çalı çırpı vardı şansa. Kucağımda onlarla gittim. Harladım ateşi iyice.

-Isındın mı?
-Biraz.

Üzerinde sutyen ve altında ıslak şortu vardı sadece.

-Çıkart şortunu bi suyunu sık ıslak durma.
-Ama?
-Ne ama? Sahil burası kim ne diyecek altında düzgün bir şey mi yok? 😀
-Hayır ya düzgün bir şey var of tamam çıkartıyorum.
-Çıkart.

Pür dikkat onu izliyordum. Amını dantelle örten, kalçalarının arasına ince bir iple giren tangası vardı.

-Oh oh tanga giymişiz?
-Evet beğenemedin mi?

Ellerimle tangasını okşuyorsum.

-Yoo çok beğendim gelsene yanıma.
-Kuzey bak gören olacak başımız belaya girecek.
-Sen ne diye çıktın evden?
-Balkonda durmuş köpeği besliyordum. O ara seni gördüm. Enişte sahilde yürüyecem dedim çıktım.

-İyi yaptın. Çok özledim seni.
-Kuzey inan bende seni özledim ama lütfen uzatmayalım. Bak dayını her ne olursa olsun seviyorum biz birbirimize aşık olamayız. Ve sadece seninle seks hayatı yaşayamam. Başkasıyla da yaşayamam. Haklısın dayın bu konuda yeterli olmuyor.
-İşte onu diyorum. Kendin başkasına vermeyi düşünüyordun düne kadar. Bir konuşmamızdan etkilenip sen başlattın her şeyi,
-Evet haklısın ama…
-Ne ama özge? Aa anladım ben dur dur.

Ayağa kalkmıştım.

-Büyük şehirdeyiz artık. Bana muhtaçlığın yok senin. Dayım seni doyuramadığında bana vermektense burada çeşit bol. İstediğine verirsin. Kimsenin de ruhu duymaz öyle değil mi? Nasılsa köyde değiliz artık.

Ayağa kalkıp sertçe tokat atacaktı. Bu sefer izin vermedim bileğinden tuttum.

-Sakın, sakın böyle bir şeyi aklına dahi getirme. Dayımdan önce ben keserim cezanı. Ben sana aşıkken, seni deliler gibi seviyorken böyle bir şey eğer varsa aklında sil at. Yoksa yemin ederim İzmir sana da bana da dar gelir. Nefes aldırmam.
-Kuzey sakin ol.
-Ne sakini lan ne sakini? Amına koyduğumun yerinde. Seviyorum lan seni anlamıyor musun? Kör müsün bu kadar? Bak yemin içtim sakın böyle bir şey yapma gerçekten çok kötü olur.

Bu şekilde sahiplenmem hoşuna gitmişti.

-Bak gerçekten kırıcı oluyorsun. Böyle bir şey yapacak bir kadına mı benziyorum?
-Sen değil, duyguların benziyor. Bir konuşmada ne hale geldik bak. Ya başkası da aklını çelerse? Ya onunla da benimle yaptığın gibi şeyler yaşarsan?
-Sen varken kimseyle bir şey yapmam.

Şaşırmıştım bu cevap karşısında.

-Benimle mi yaparsın yani?
-Evet, tanımadığım adamla neden olayım? Hem anlamıyor musun kimseyle olmak istemiyorum dayının yetmediği yerde kendimi frenlerim sana karşı. Sende bana destek ol lütfen bak korkuyorum yakalanmaktan. Nasıl bakarım çocuklarımın, ailemin, sizinkilerin yüzüne. Ayrıca şu uçaktan beri midem çok kötü çok bulanıyor…
-E normal dinlemedik ki doğru düzgün.
-Hayır hamile kalmaktan korkuyorum. Korunmuyordum sürekli içime boşaldın kuzey.

Donup kalmıştım. Yoksa? Yok canım hamile kalmamıştır. Oğlum ağzına kadar boşaldın kadının ya hamileyse ulan çocuğum mu olacak? İçimi bir mutluluk kapladı hemen sokuldum yanına.

-Ya ciddi misin sen? Doktora gidelim hemen sabah gidelim hamileysen ne olacak?
-Tövbe de kuzey ağzından yel alsın.

Ağzıma tokat atmıştı.

-Bakacağız çaresine doğur demeyeceksin herhalde?
-Manyak mısın kıyamam ben o çocuğa, doğuracaksın tabi.
-Ya kuzey asıl sen manyak mısın? Nasıl doğurayım hem hamile miyim? Değil miyim? Daha onu bilmiyoruz…
-Olsun tut ki hamilesin.
-Ya gerizekalı çocuk, sinir etme beni kuzey beni sikti hamile kaldım mı diyeceğim millete? Dayında yok kimden peydahladın demeyecekler mi?
-Haklısın, ama kıyamam ben o çocuğa eğer hamileysen.
-Bende, ama olmaz kuzey inşallah yanlış düşünüyorumdur hamile falan değilimdir.

İçimde buruk bir sevinç vardı. Yengeme iyice sokulmuştum karnını okşuyordum.

-Hanimiş benim bebişim, buradamıymış?
-Kuzey tövbe de ya of
-Hanimiş de hanimiş.

Yengemin karnına doğru eğildim. Göbeğini öpmeye başladım. Gıdıklanıyor kuzey yapma diyerek başımı çekiyor, ama onu dinlemiyor daha çok öpüyor, göbeğini yalıyordum. Dilimle göbek deliğinin çevresini yalıyor, masaj yapıyordum. Yengem yavaş yavaş zevke gelmiş yapma dese de başımı karnına bastırıyor. Daha çok yalamamı ister gibi oluyordu.

Yengem sırt üstü kumlara uzanmış, göbeğini yalıyor, elimle külotunu çekiyordum kenarıya. Amına yumulmuş o tatlı am dudaklarıyla buluşmuştum. Köpek gibi yalıyordum amını. O kadar özlemişim ki gözlerim dönüyordu amını yalarken. Yengem kısık sesle hafif, hafif inliyor, kıvranıyordu. Baya bir süre amını yaladım. Şortumu sıyırdım sikimi amına sürtmeye başladım. Tam sokacağım dal kırılma sesi duyduk. Ateştendir diye düşündüm ama yengem apar topar kalktı altımdan.

-Kuzey biri geliyor…

Koşarak çalıların arkasına gitti.

-Çabuk kıyafetlerimi at.

Şortunu ve tişörtünü ateşin yanından alıp fırlattım ona.

Gelen sitenin güvenlik görevlisi, hakim abiydi.

-Yeğenim selamın aleyküm
-Aleyküm selam abi hayırdır?
-Hayır hayır inşallah, baban gönderdi beni. Bizim gelin kumsala yürüyüşe çıktı, 2 saat oldu gelmedi daha dedi. Ona bakınıyordum gördün mü yengeni?
-Gördüm abi benimle yengem sana zahmet söyleyiver evdekilere telefon kayboldu da benim arayamadım.

Ateşe bakıyordu. Yüzüme bakıp;

-Tamam yeğenim geç kalmayın eve meraklanmasınlar hadi iyi akşamlar.

Yolda cebinden telefonu çıkardı, babamı arıyordu sanırım. Yengem adam uzaklaşınca yanıma geldi.

-Kimdi?
-Site güvenliği evdekiler merak etmiş seni.
-Of aklım çıktı eniştem sandım. Yemin ederim erken yaşlanacağım senin yüzünden.

Götüne tokat attım;

-Ben gençleştiririm seni, amına koyayım yine tadın damağımda kaldı ya gel şu çalılıların orda devam edelim?
-Oha kuzey saçmalama, zaten bu noktaya nasıl geldik anlamadım yine. Yürü eve
-Borcun olsun o zaman daha sonra alırım?
-Kuzey yürü. Salak salak konuşma
-Of ulan of diye bağırdım.
O önde ben arkasında yürüyorduk. Eve girdik. Babam içeride oturuyordu.

-Kızım nerede kaldın merak ettik seni?
-Kuzeyle kumsalda oturup lafladık enişte. Kusura bakma telefonu almadım yanıma arayamadım. Laflarken zaman geçivermiş.
-Yok kızım iyi yaptın, çocuklar uyudu.
-Tamam, bende bir duş alayım yatayım enişte iyi geceler.
-İyi geceler kızım.

Babam yanıma gelmişti.

-Abbo ne kokuyon lan böyle?
-Of harbi ha bok çukuruna düşmüş gibiyim.
-Anan düşürür seni o çukura koş yıkan, kokuttun evi.
-Hahaha tamam baba
-Bak hele eşek sıpası.
-Buyur baba?
-Sabah okula gidiyorsun, okul çıkışı doğru ehliyet almaya gideceğiz.
-Vay be tamam hadi iyi geceler.

Odama gidiyordum. Nasılsa duş alacağım yer vardı odamda. Yürüyordum yengemin sesini duydum. Kısık sesle bana sesleniyordu;

-Kuzey, kuzey!

Uzaktan ne var işareti yaptım, gel gel diye el işareti yapıyordu. Yengem çağırır da gitmezmiyim. Odasına soktu beni. İçeriye girdim kapıyı kilitledi.

-Yenge bende çok isterdim seninle yapmayı ama babam aşağıda bak inleme o zaman.

Üstümü çıkartmaya başladım. Yengem de soyundu. Sutyenin kopçalarını açtı, külot vardı altında sadece. Duşa doğru yürüdü.

-Nereye gidiyorsun? Yatağa gelsene?

Ses etmedi duşa girdi. Arkasından bende duşa girmiştim. Duşa kabini kapattı, kafamdan aşağıya şampuanı döktü, ovalamaya başladı. Memelerini vücuduma değdiriyordu. Gözlerim yanmıştı şampuandan gözlerimi açamıyordum.

-Yenge ne yaptın yaktın gözlerimi açamıyorum.

Su tuttu yüzüme, gözlerimi, yüzümü, dudaklarımı öptü, gözlerimi açamıyordum ama karşılık veriyordum. Bir bacağını üstüme attı ve külotuna elimi götürüp çıkartmamı istedi sanırım. Külotunu sıyırdım çıkarttım. Elimi amına götürdü. Vücudu köpüklüydü. Öpüşürken elimle amını okşamaya başladım. Parmaklarımı içine sokup çıkartıyordum. Gözlerimin yanması geçmiş açabilmiştim. Yengemi duvara yüzünün üstüne yasladım. Sırtını yalayarak götüne kadar indim. Kalçalarını ikiye ayırıp göt deliğini yalamaya başladım sıcak suyun altında. Kalçalarını sallıyor, yüzüme vuruyordu. Sikim iyice kalkmıştı. Yengem götünü dışarıya çıkarttı, bacaklarını araladı, sikimi amına hizalayıp sokmaya başladım.

Suyun altında şapur, şupur sikiyordum amını bir 15 dakika suyun altında yengemle seks yaptıktan sonra kısık sesle inleyerek;

-İçime boşalma çıkart hayır kuzey boşalma,

Tüm döllerimi içine akıtmıştım. Kendini çekmek istiyor, buna izin vermiyor belinden tutup, kendime geri çekiyordum. Tüm spermlerim aktıktan sonra eline suyu alıp amına tuttu, döllerim amından akıyor, suyla karışık akıp gidiyordu. Lifi alıp köpürttüm o amını temizlerken ben vücudunu yıkıyordum. Güzelce ikimizde yıkanıp çıktık duştan. Bornoza sarıldık, yengem yatağına geçip oturdu.

-Yarım kalmasın.

Gülüyordu.

-Aynen sonra bir yerim şişer.

Yatağın üstündeki tişörtünü fırlattı bana.

-Salak çocuk hadi git uyu okula gidecekmişsin sabah.

Yanına geçip oturdum. Islak saçlarını havludan çıkarttım. Gidip tarak aldım masasından. Arkasına geçip o ipek gibi saçlarını okşadım. Tüm saçlarını elime alıp kaldırdım havluyla suyunu süzdüm kuruladım, boynuna öpücükler kondurdum. Saçlarını bırakıp taramaya başladım. Hafifçe tarak kayıyordu saçlarından. İpek gibi yumuşacıklardı. Saçlarını taradım bir 10 dakika kadar. Önüne geçip dudaklarını öptüm.

-Seviyorum seni, iyi geceler.

Öpücüğüme karşılık vermiş, iyi geceler dilemişti. Artık huzurla yatabilirdim odasından çıktım. Odama koşturdum. Bornozumu çıkartıp saçlarımı taradım. Üzerime boxerımı giydim sadece atladım yatağa. Bugün olup bitenleri düşünürken dalmıştım derin uykuya.

Sabah oldu, babam kapımı çalıyordu. Yataktan esneyerek uyandım. Kapıyı açtım;

-Aslanım hadi çabuk kahvaltını yap gidiyoruz.
-Baba nereye ya daha erken değil mi?
-Koçum herkes kahvaltıda ne erkeni saat 8’e geliyor hadi hadi, sırtıma vuruyordu.
-Baba okul için üniforma alın demişlerdi nerede onlar?
-Dolabına bak annen asmıştı aldım iki çift.
-Yaşa baba. Tamam, in sen geliyorum ben

Elimi yüzümü yıkadım. Dişlerimi fırçaladım. Üniformamı giyip hazırlandım. Parfümümü, deodorantımı sıktım. Misler gibiydim. Saçlarıma da şekil verdim tamam jiletim.

Islık çalarak merdivenlerden iniyordum. Kardeşlerim çok güzel olmuş onlarda hazırlanmıştı okula.

-Günaydın ahali,

Günaydın diye cevap veriyorlar, yengem kahvaltıdan gözü dönmüş gibi yiyordu.
-Ne o kız tatlıya gömülmüşsün ekmekle yesene.
-Sanane be?

Çokokremi kaşıklıyordu. Ağzı burnu çikolata olmuş hepimiz bu haline gülüyorduk. Kahvaltımı hızlı bir şekilde yaptım. Çocukları servis alacaktı, beni babam götürecekti. Yengemin yanına gidip fısıldadım;

-Ye tatlıyı çıkar hakkıyı, hadi bakkiiimm.

Tokat atmıştı:

-Yemin ederim bak özge yazdın yanaklarıma tokat ata ata.

Annemler gülüyordu.

Yengem;

-Abla bir şey de şu oğluna yediğime karışıyor.
-Karışma bakayım yengene yesin rahat rahat.
-İyi ya ne yerseniz yiyin ben gidiyorum hadi hoşçakalın.

Babamla yola koyulduk. Etrafıma bakınıyordum. Babam bozdu sessizliği;

-Okul çıkışı gelip alacam, ehliyetini al, ordan bir iki galeri gezelim ne almayı düşünüyorsun?
-BMW
-Vay yakışır, ama Mercedes daha iyi
-Baba sabah sabah hiç tartışmayalım lütfen

Babam kahkaha atıyordu.

-Tamam sen okuldan çıkana kadar BMW galerisi gezer bakarım bir.
-Bak sakın alma sen anlamazsın BMW den ben beğenecem.
-Anlamam tabi bana merso ile gel.
-Gelmem.

Okula gelmiştik, arabadan indim okulu baştan aşağıya süzdüm.

-Hadi bakalım kuzey bey yediğin hurmalar götünü tırmalasın şimdi koçum.

Emin adımlarla okula yürüyordum. İçeriye girdim. Çevreme bakınıyordum. Kimseyi tanımıyorum ki amına koyayım ne yarak yiyecem lan ben diye düşünürken. O tatlı, sarışın mavi gözlü başkanımız geldi.

-Bende seni bekliyordum…
-Beni mi bekliyordun? Ne için?
-Hani yenisin ya, bir şeye ihtiyacın olur gibisinden…
-Hmm teşekkür ederim ama bu iyilik her yeni gelen öğrenci için mi yapılıyor bana mı özel?
-Yani şey genel. Hani başkanım ya
-Peki başkanım. Öncelikle isminiz nedir acaba? Ve şimdi ne yapıyoruz derse mi?
-İsmim İlayda, Yok hayır ders 9,30 da başlıyor saat şuan 9 yarım saatimiz var o yüzden kantine gelip aramıza katılabilirsin.
-Memnun oldum İlayda, Tabii önden başganlar lütfen,
-Başgan?
-Başgan? Haa başkan diyecektim pardon. Ankara ağzı birden gelince alışamıyor insan.
-Hıı anladım, peki o halde hadi gidelim.
-Buyurun

Kızı önüme katmış gidiyorduk kantine. Bizim sınıfta olan üç beş çocuk masa da oturuyordu. Çay alıp geçtim yanlarına. Oturdum;

-Günaydın. Buyurun.

Çayları uzatmıştım. Teşekkür edip sohbete başladılar. Hoş geldin isim kuzeydi değil mi vs. bu arada arkadaşları tanıtayım size.

Kıvırcık olan Mete;

Babasının holdingi varmış, havalı zengin bebenin teki,

Sivri zekamız adını taşımayan Zeki;

Grubun en gerizekalısı, yani saf çocuk aslında özünde iyi.

Başkanımız sarı civcivimiz İlayda;

Okulun en zeki kızı diyebilirim. Hem sarışın, hem akıllı, hem zeki, hem de güzel taş yağacak başımıza taş.

Sarı civcivin kankası Melisa;

-Tam bir ergen, hani teknolojinin geliştiği zamanların fame kızı. Baba parası yiyen dildo suratlı melisa. Ama verse nefessiz sikerim o ayrı.

Aha biri daha geldi bunu da tanıyalım bakalım kimmiş;

Ooo okulun en uzun boylu sırığı basketbolcu Ferhat. İyiymiş bak sevdim bu çocuğu.

Anlaşılan bu grupla takılacaktım. Alışmama gerek yok bir sene sonra hiç birini görmeyeceğim zaten sıkıntı yok. Birbirimiz ile tanışıp, çaylarımızı içtik. Ders zili çalacaktı. Sınıfa gidiyorduk. İlayda’ya sordum:

-Ya bakar mısın? Ben nereye oturacağım?
-Yanıma.
-Yanına?
-Evet, yani sorun olmazsa yanıma, istersen boş bir yere geçebilirsin.
-Ha, sen boşsun yani
-Evet, yani hayır, yani evet sıram boş.

Yüzü hafif kızarmış önden metelerle birlikte ilerliyordu. Arkasından gülümsedim. Ben bu kızı kafalardım çok tatlıydı lan. Arkasını dönüp kafasıyla hadi yürü dercesine salladı. Ensemi tutup yürümeye başladım arkasından.

Sınıfa girmiştik. İlayda’nın yanına oturdum. Aklım evdeydi yengem hastaneye gitmiş miydi acaba? Cebimde telefonda yoktu ki arayıp sorsam. Ben bunları düşünürken hoca sınıfa girdi. Masasına geçip oturdu. Matematik öğretmeniydi. Öğrencileri süzdü;
-Günaydın gençler. Dünkü konulardan deneme yapacağım. İlayda al kızım dağıt şu kağıtları arkadaşına.

Ben deneme ne amına koyayım sınav mı diye arkam dönüp Mete’ye sordum.

-Bu ne şimdi amına koyim gelir gelmez sınav mı olacağız?

Mete ile Zeki gülüyordu.

-Sınav değil bu, deneme hani ders anlatıyor ya bilgilerin pekişsin diye. Yapamazsan sorun yok notuna geçmiyor yani o konuyu anlamadığını anlıyor hoca.
-Vay amk adam üşenmeden bunu mu ölçüyor.
-Welcome to special high school brother. Dedi az çok İngilizce biliyoruz amk
-He ondan eyvallah

Önüme döndüm İlayda gözlerimin içine bakarak verdi kağıdı. Kızın bakışları başkaydı bana anlamak mümkündü. Neyse İlayda da geldi yanıma oturdu yanına sokulup fısıldayacaktım. Parfüm kokusu sarıyordu beni, çok seksi, çok tatlı kokuyordu.

-İlayda ben bunlardan hiç bir şey anlamadım. Zaten matematiğim çok kötü ne bu ya gelir gelmez. Okuldan soğuyacam valla.

İlayda gülüyordu. Oda yanıma sokuldu.

-Yapamıyorsan da çözüyormuş gibi yap, kağıdı boş görünce hoca özel olarak anlatır sana.
-He öyle mi oluyor.

Gözlerine bakıyordum içimden o saçlarını tutup öpmek geçiyordu hocanın sesiyle irkildim, korktum adeta.

-Evladım ne yapıyorsunuz siz orada? Çözsenize soruları

Hocaya döndüm bakıyordum tam ağzımı açıcam İlayda konuşmaya başladı.

-Hocam arkadaşımız yeni geldi sınıfımıza, deneme nedir onu açıklıyordum.
-A öyle mi hoş geldin evladım. Nasıl çözebiliyor musun soruları? Biz dün bu konuları işlediğimiz için bilgi ölçüyorum.

Gülerek kağıdı tuttum elimde, sağına baktım, soluna baktım.

-Hocam soruları çözmek mi? Sorular bana ben sorulara bakıyorum. Bölmeseniz işi ilerletip dile gelecek, konuşacak.

Sınıftakiler ve hoca gülüyordu.

-O zaman sen gel yanıma evladım.

Hocanın yanına gittim. Konuyu bana en bastan anlatıyor. Yardımcı oluyordu. Temelim olduğu için zorlanmıyor, yavaş yavaş hatırlıyordum bu böyle, şu şöyle olacak diye. Ders sonuna kadar öyle yardım etti. Kimseyi gözüm görmüyor pür dikkat hocayı dinliyorum. İlayda’nın bakışlarını üzerimde hissediyordum ama bakmıyordum kıza dikkatim dağılmasın diye.
E malum bir okula 50 bin TL ödeyince o okulda yatıp, kalkmak istiyorsunuz.
Ders bitmiş, kantine iniyorduk. İlayda, Melisa, Ben, Mete, Zeki. Kantine doğru gidiyorduk. İlayda ile ben arkalarından ilerliyor, konuşuyorduk. Dayanamadım artık İlayda’dan telefonunu istedim.

-Pardon, telefonun yanında mı?
-Evet.
-Rica etsem verir misin birisini aramam gerekiyor da? Benim telefon dün suya düştü çalışmadı bir daha.
-Tabii buyur.
-Teşekkürler sen git geliyorum ben arkandan
-Peki

Yengemi arıyordum. İlayda ilerliyor arada arkasına dönüp bana bakıyordu. Uzunca çaldı ama açmadı. Bir daha aradım bu sefer yüzüme kapattı.

Ne oluyor amına koyayım ya? Niye tripler de bu kadın? Neyse salla eve gidince konuşuruz. İlayda’nın yanına koştum teşekkür ederek verdim telefonu. Kantine geçip oturduk. Çaylarımızı Zeki getirdi, çaylarımızı içerken bir sohbet açıldı. Mete İlayda’nın babasından bir araba almış holding için. Ödemesini getireceğim galeride mi baban? Diye soruyordu. Lan dedim ne oluyor. İlayda ya döndüm.

-Senin baban hangi araçları satıyor?
-Sadece BMW.

Gözlerim büyümüştü.
-Harbi mi?
-Harbi, diyerek gülüyordu.
-İlayda okul çıkışı müsaitsen bende geleceğim o galeriye götürür müsün beni? Mete nasıl arabalar var?
-Valla Kuzey yer uçağı hepsi, biraz da tuzlu onu söyleyeyim genelde full paket araçlar var.
-Para sorun değil
-O zaman ben götüreyim sizi.
-Babam da gelecek reis
-E ara söyle gelmesin oğlum bir git gör önce arabaları beğenirsen çağırırsın babanı.

İlayda telefonu elime uzatmıştı. Teşekkür edip aradım babamı. Anlattım olayı tamam git bir gez beğenmezsen bende buldum bir yer oraya da bakalım dedi. Tamam dedim. Tekrar derse girdik.

Bu şekilde derslere girip çıkıyor, İlayda ile daha da yakınlaşıyorduk. Çocuklarla anlaşmıştım artık. Çok iyilerdi. Okul çıkışını bekliyordum. Ulan yengem doktora gidecekti? Amk telefonu açmadı ki önce git bir arabaya bak dedim. Saatlerin geçmesini bekliyordum.

LÜTFEN DEĞERLİ YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİNİZ!

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir